35 yılı aşkın deneyimiyle iklimlendirme sektörünün öncü isimlerinden Dr. Turhan Karakaya, Canton Fuarı’nda Hisense ile başlayan yolculuğunu, bugün Hisense HVAC Türkiye Genel Müdürlüğü görevine taşıyan ilham verici kariyer hikâyesini paylaşıyor.
Bu özel röportajda Dr.Karakaya; Hisense’in Türkiye’yi yalnızca bir satış pazarı değil, Doğu Avrupa’yı kapsayan bölgesel bir yönetim üssü olarak konumlandırdığını vurguluyor. Yapay zekâ destekli üretim teknolojilerinden, VRF sistemlerinde global Ar-Ge gücünü yerli mühendislikle buluşturan stratejilere; yeşil dönüşüm hedeflerinden, Hisense HVAC Akademi çatısı altında geleceğin HVAC profesyonellerine yapılan yatırımlara kadar pek çok konuyu masaya yatırdık.
Dr. Karakaya, ayrıca R32 gazla çalışan Hi-Smart H5 ve yapay zekâ kontrollü Hi-FLEXi S5 serisi gibi yeni nesil VRF ürünlerinin Türkiye lansmanını müjdeliyor. FIFA, UEFA ve Real Madrid gibi dünya çapındaki sponsorluk deneyimlerinin Türkiye’de de hayata geçeceğini duyuran Dr. Karakaya; Hisense’in yalnızca ürün sunan değil, aynı zamanda teknoloji, sürdürülebilirlik, eğitim ve vizyonla fark yaratan bir marka olduğunun da altını çiziyor. Bu kapsamlı ve keyifli söyleşide; hem Dr. Turhan Karakaya’nın sektör vizyonuna hem de Hisense’in Türkiye’deki büyük hedeflerine yakından tanıklık edeceksiniz.
Sizi Hisense’e getiren kariyer yolculuğunuz nasıl şekillendi? İklimlendirme sektöründe sizi en çok motive eden şey nedir? Kısaca sektördeki hikayenizi bizimle paylaşır mısınız?
Aslında Hisense ile yolculuğum bir tesadüften çok, stratejik bir yönelimle başladı. 2013 yılına uzanıyor bu hikâye…Çin Halk Cumhuriyeti’nin Guangzhou bölgesinde gerçekleştirilen Canton fuarında Hisense‘in standını ziyaretimizle başladı bu serüven. Tanışma, distribütörlük görüşmeleri derken, iş bir anda evrildi ve bir distribütörlük anlaşması ile süreç taçlandı diyebiliriz. O dönemde, Hisense’in ortak olduğu başka bir markanın VRF klima sistemlerini Türkiye’ye getiren distribütör şirketin yönetim kurulu başkanı olarak çalışmaya başlama şansı bulduk. İlk temasımız bir ticari iş birliğiyle başladı diyebilirim.
2013 ile 2017 yılları arasında bu distribütör firmada aktif yöneticilik yaptıktan sonra kendi şirketimi kurarak yoluma bağımsız devam etme kararı aldım. Aynı yıl, yani 2017’de Hisense ile bir danışmanlık sözleşmesi imzalayarak daha doğrudan bir iş birliğine adım attım. Bu danışmanlık sürecinde, bugün hâlâ Türkiye’deki tek Hisense VRF sistemler distribütörümüz olan Üntes VRF ile Hisense HVAC’ı masaya oturtarak önemli bir anlaşmanın sağlanmasına vesile oldum.
Ardından, kurduğum firma aracılığıyla Hisense VRF sistemlerinin Türkiye’deki en büyük dağıtıcılarından biri haline geldik. Uygulama yapan mühendislik şirketleriyle omuz omuza çalışarak, sahada ter dökerek büyüdük. Hisense ile olan bağım zaman içinde yalnızca ticari değil, aynı zamanda vizyoner bir ortaklığa dönüştü.
Bu süreçte 2022 yılının Eylül ayında, Hisense HVAC yöneticileri Türkiye’de doğrudan bir ofis açacaklarını ve ekiplerini büyütmek istediklerini belirttiler. Bana da artık Hisense HVAC ailesinin resmi bir üyesi olmam gerektiğini, kendi iç yapılarını güçlendirirken tecrübeme ihtiyaç duyduklarını ifade ettiler. O dönemde kendi işimi yapıyor olmama rağmen, bu güçlü çağrıya kayıtsız kalamadım. Kendi şirketimi bir kenara bırakarak profesyonel yöneticiliğe geri döndüm ve Hisense HVAC ile iş sözleşmesi imzalayarak Türkiye Başkan Yardımcılığı görevine başladım.
Göreve başladıktan kısa bir süre sonra, 2023 yılında “Yılın Ülke Müdürü” ödülüne layık görüldüm. 2024 yılının Ekim ayında ise Hisense HVAC Türkiye Genel Müdürlüğü görevine atandım ve hâlen bu görevi yürütüyorum.
Bu noktada şunu da vurgulamak isterim: Ben aslında iklimlendirme sektörüne 1991 yılında, İstanbul Üniversitesi İklimlendirme-Soğutma Teknolojileri bölümünü kazandığımda adım attım. Aynı yılın sonunda yaptığım ilk stajla birlikte, bu sektördeki yolculuğum fiilen başladı. O günden bu yana, yani 35 yılı aşkın bir süredir bu alanda aktif olarak çalışıyorum.
Sektörel sivil toplum örgütlerinde de yıllarca görev aldım. İSİB – Türkiye İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği’nin kurucu yönetim kurulu üyelerindenim. 2009 yılından bu yana TOBB İklimlendirme Meclisi’nde aktif olarak yer alıyorum. Makina Mühendisleri Odası ve TTMD’nin pek çok eğitiminde eğitmenlik yaptım. Sektördeki birçok global firmada servis müdürlüğünden şantiye yöneticiliğine, satış pazarlama direktörlüğünden genel müdürlüğe kadar pek çok görev üstlendim. Ama ben hep “klimacı”ydım. En iyi bildiğim ve sahiden en çok sevdiğim alan klima ve havalandırma tarafı oldu.
Hisense HVAC bayiliği dönemimde de Türkiye’nin en büyük VRF sistem projelerinden bazılarını uygulama ve projelendirme onuruna eriştim. 2021 yılında Hisense’ten “Yılın Projesi” ödülünü almış olmak, bu süreçteki en özel anlardan biri oldu.
Bugün geriye dönüp baktığımda, bu uzun soluklu kariyer yolculuğumda bana en çok sahip çıkan, en vefalı davranan ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen markanın Hisense HVAC olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bu yüzden bu ailenin bir parçası olmaktan büyük bir onur duyuyorum.

Hisense hakkında kısaca bilgi vererek; Türkiye pazarındaki yapılanmanız ve buradaki operasyonlarınız hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?
Hisense, 1969 yılında Çin’in Qingdao kentinde kurulmuş bir teknoloji devi. Bugün geldiği noktada yalnızca tüketici elektroniği üreticisi değil, aynı zamanda akıllı şehirlerden medikal teknolojilere, bilişimden gayrimenkule kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren küresel bir inovasyon markası. 100 binden fazla çalışanı, 30’un üzerinde üretim tesisi ve 20’den fazla Ar-Ge merkeziyle Hisense, “teknoloji insan içindir” felsefesini tüm dünyada hayata geçiren öncü şirketlerden biri.
Hisense HVAC tarafında ise özellikle VRF sistemler, split klimalar, hafif ticari çözümler ve son yıllarda hızla büyüyen ısı pompası (ATW) teknolojileriyle öne çıkıyoruz. 2002 yılında VRF sistem üretimine başlayan Hisense, 2020 yılında açtığı 266 bin metrekarelik dev tesisiyle dünyanın en büyük VRF üreticilerinden biri haline geldi. Bugün, yıllık 6 milyon ünite üretim kapasitemizle, global HVAC pazarında ilk sıralarda yer alıyoruz.
Türkiye özelinde ise oldukça farklı bir konumdayız. Türkiye sadece bir satış pazarı değil, aynı zamanda Doğu Avrupa Bölge Yönetim Merkezi olarak yapılandırıldı. İstanbul Ataşehir’de bulunan ofisimizde Türkiye’nin yanı sıra çevre ülkelere yönelik operasyonları da yönetiyoruz. Yerli mühendislerimiz, teknik ekiplerimiz ve yöneticilerimizle sahada birebir çalışan, tamamen Hisense HVAC’a bağlı bir temsilcilik ofisiyiz.
Distribütörlerimizle güçlü bir sinerji içinde çalışıyor, pazarlama yönetiminden teknik servise, eğitimden proje takibine kadar tüm süreçleri merkezi olarak koordine ediyoruz. Örneğin Türkiye’de VRF sistemleri alanındaki distribütörümüz Üntes VRF A.Ş., sektörde çok sayıda büyük ölçekli projeye başarıyla imza attı. Aynı şekilde ATW ürün gruplarında Asal A.Ş. ile yürüttüğümüz iş birliği, ısı pompası pazarındaki hızlı büyümemizin önünü açtı. Bu iki firma, yalnızca satış değil; satış sonrası hizmet, mühendislik desteği ve bayi organizasyonuyla da örnek bir distribütör modelini temsil ediyorlar. Bunun yanı sıra sektörde önemli birkaç büyük oyuncuya kendi markaları ile OEM VRF sistemler tedarik etmenin ve onlara hizmet vermenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Bugün Türkiye’nin hemen her bölgesine yayılmış, eğitimli, sertifikalı ve teknik açıdan güçlü bir bayi ve servis ağına sahibiz. Servis ekiplerimiz distribütörlerimizin yönetiminde çalışıyor, ancak Hisense olarak biz de doğrudan destek vererek sistemin sürdürülebilirliğini sağlıyoruz.
Hisense HVAC olarak Türkiye’yi, inovasyonu sahaya taşıyabileceğimiz en stratejik pazarlardan biri olarak görüyoruz. Buradaki potansiyeli çok önemsiyoruz. Bu sebeple yalnızca ürün getiren değil, eğitim veren, iş ortaklarıyla büyüyen, sektörü ileriye taşıyan bir oyuncu olma yolunda ilerliyoruz.

Türkiye’nin Hisense için stratejik önemini paylaşır mısınız? Hisense’in stratejisini Türkiye’ye nasıl adapte etmeyi planlıyorsunuz? Türkiye’de de bir yatırım gündemde mi?
Türkiye, yalnızca büyüyen bir iç pazara sahip olması nedeniyle değil, aynı zamanda bulunduğu jeopolitik konum itibariyle de Hisense için son derece stratejik bir ülke. Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya’nın kesişim noktasında yer alan Türkiye, bizim için adeta bir köprü ülke konumunda. Bu avantajı sadece söylemde değil, organizasyon yapımızda da somutlaştırmış durumdayız. Bugün Hisense HVAC’ın Doğu Avrupa bölgesinin yönetimi İstanbul merkezli yürütülüyor. Yani Türkiye, yalnızca bir satış pazarı değil; karar alma, strateji geliştirme ve bölgesel yayılım açısından ana üslerimizden biri.
Türkiye pazarındaki stratejimiz ise iki ana eksende ilerliyor: birincisi güçlü yerli iş ortaklıklarıyla sürdürülebilir bir büyüme, ikincisi ise teknoloji ve mühendislik gücümüzü Türkiye’de erişilebilir kılmak. Distribütörlerimizle kurduğumuz uzun soluklu ve güvene dayalı ilişkiler bu stratejinin temel taşı. Örneğin VRF sistemlerde Üntes VRF ile, ısı pompası ürün grubunda ise Asal İklimlendirme ile gerçekleştirdiğimiz iş birlikleri sadece ticari değil, aynı zamanda teknolojik ve operasyonel bir uyumun ürünü.
Türkiye’deki yapılandırmamızda “adaptasyon” yerine “bütünleşme” yaklaşımını benimsiyoruz. Yani Türkiye’yi Hisense’in küresel stratejilerine entegre ederken, aynı zamanda Türkiye’ye özgü ihtiyaçları da Hisense’in global sistemine entegre ediyoruz. Ürün gamımızı, pazarlama dilimizi, teknik servis modellerimizi ve hatta eğitim programlarımızı yerel beklentilere göre şekillendiriyoruz.
Yatırım konusuna gelirsek… Evet, Türkiye bizim radarımızda olan bir yatırım ülkesi. Şu anda Hisense HVAC olarak Türkiye’de doğrudan bir üretim yatırımımız bulunmasa da, orta vadede bu konuyu ciddi biçimde değerlendiriyoruz. Zira Türkiye, yalnızca tüketim pazarı değil; mühendislik yetkinliği, lojistik avantajları ve kalifiye insan kaynağı ile üretim anlamında da büyük potansiyele sahip. Türkiye’ye yönelik yatırımların artırılması, Hisense’in küresel üretim ve tedarik zincirinde stratejik çeşitliliği sağlamak adına da önemli bir adım olacaktır.
Biz Hisense HVAC Türkiye ekibi olarak bu potansiyele gönülden inanıyor, yalnızca ürün değil; katma değer üreten, eğitim veren, istihdam yaratan, sektörle birlikte büyüyen bir yapı kurmak için çalışıyoruz.
Hisense’in güçlü olduğu iklimlendirme segmentlerinde Türkiye’de nasıl bir ürün stratejiniz olacak? Hangi ürün gruplarınızla fark yaratmayı hedefliyorsunuz?
Hisense HVAC olarak ürün stratejimizin merkezinde yüksek verimlilik, kompakt tasarım, uzun ömür ve yerel ihtiyaçlara uyum yer alıyor. Türkiye gibi hem konut hem ticari hem de endüstriyel projelerin iç içe geçtiği bir pazarda, esnek çözümler sunabilen ürünler ciddi fark yaratıyor. Biz de bu ihtiyaca yanıt veren, ileri mühendislik içeren ürün gamımızla pazardaki konumumuzu güçlendiriyoruz.
Özellikle VRF sistemlerde çok iddialıyız. Hisense, dünya çapında en büyük VRF üreticilerinden biri. Türkiye’de bu alandaki distribütörümüz Üntes VRF A.Ş. ile birlikte bugüne kadar birçok büyük ölçekli hastane, AVM, otel, rezidans, okul ve fabrika projesine çözüm ortağı olduk. Ürün gamımızda 4-5-6 HP’lik tek fanlı Mini VRF sistemlerimiz, Multi Split pazarına oldukça güçlü bir alternatif sunuyor. Kompakt boyutları sayesinde villa ve küçük ticari uygulamalarda çok tercih ediliyor. Aynı zamanda 8-10-12 HP’lik çift fanlı Mini VRF sistemlerimiz de teras, çatı ve cephe montajına uygun, pratik ve verimli çözümler sunuyor.
Üstten atışlı VRF sistemlerde ise 8 HP’den 28 HP’ye kadar tek gövdeli, heat-pump ve heat-recovery çözümlerimiz mevcut. 4 dış ünitenin birleştirilmesiyle 112 HP kapasiteye kadar ulaşabilen sistemlerimiz, Türkiye’deki en büyük projelere dahi cevap verebilecek esneklikte. Özellikle heat-recovery serimizle aynı anda hem ısıtma hem soğutma yapılabilirken, fazladan oluşan enerjiyi sıcak su üretiminde de değerlendirebiliyoruz. Bu da projelerde hem enerji verimliliğini artırıyor hem de yatırımın geri dönüş süresini kısaltıyor.
Bir diğer fark yarattığımız alan ise ısı pompası segmenti. “Hi-Therma” olarak adlandırdığımız ısı pompası serimiz; split, monoblok ve boyler entegreli modellerden oluşuyor. 4,4 kW’tan 16 kW’a kadar geniş kapasite aralığına sahip bu ürünler, özellikle bireysel konutlar ve düşük enerjili yapılar için çevreci ve verimli bir alternatif sunuyor. Bu alanda Türkiye distribütörümüz Asal İklimlendirme A.Ş. ile çok başarılı bir başlangıç yaptık. Kısa sürede önemli projelerde yer aldık ve kullanıcı memnuniyetinden ciddi geri dönüşler alıyoruz.

Ayrıca pandemi sürecinde artan iç hava kalitesi bilinciyle birlikte, kanallı ve taze havalı iç ünitelerimizin satışında da ciddi artışlar yaşadık. VRF ile entegre çalışan klima santrali (AHU) sistemlerimiz, DX bobinli çözümlerimiz ve Airpure hava arıtma sistemlerimizle hem konforu hem hijyeni birlikte sunabiliyoruz.
Kısacası ürün stratejimiz, yalnızca teknolojik üstünlüğe değil, yerel ihtiyaçlara uyum ve uygulama kolaylığına da dayanıyor. Müşterilerimizin uzun vadeli memnuniyetini sağlayacak akıllı, verimli ve sürdürülebilir çözümler sunmaya odaklanıyoruz. Türkiye pazarı için geliştirdiğimiz bu bütüncül yaklaşım, bizi diğerlerinden ayıran en önemli faktörlerden biri.
Enerji verimliliği ve çevre dostu üretim, Hisense’in temel değerleri arasında. Türkiye’de bu anlamda sunacağınız çözümler neler olacak? Yerel regülasyonlara uyum ve yeşil dönüşüm konusunda nasıl bir yol haritanız var?
Hisense olarak sürdürülebilirliği yalnızca bir kurumsal sorumluluk alanı olarak değil, iş yapış biçimimizin ve inovasyon yaklaşımımızın ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Bu vizyonun en somut göstergelerinden biri, Hisense HVAC tarafından kurulan Qingdao’daki VRF üretim tesisimizin 2024 yılında Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından “Global Lighthouse Factory” olarak tanınmasıdır. Bu unvan, üretim teknolojilerinde dijitalleşme, çevre duyarlılığı ve enerji verimliliği alanlarında örnek gösterilen fabrikalara veriliyor. Hisense, bu alanda dünyada bir ilki başarmış ve HVAC sektöründe Lighthouse statüsüne sahip ilk fabrika olarak tarihe geçmiştir.
Bu fabrikada uygulanan yapay zekâ destekli üretim sistemleriyle işçilik verimliliği %49 artarken, üretim maliyetlerinde %35’lik bir düşüş sağlanmıştır. Entegre enerji yönetim sistemleri sayesinde birim enerji tüketimi %38 oranında azaltılmış; kaynak işlemlerinde hata oranı %57 azaltılırken, verimlilik %63 artırılmıştır. Tüm bu veriler, sadece üretim kabiliyetimizi değil, aynı zamanda çevresel sorumluluk bilincimizi de gözler önüne seriyor.
Türkiye’de de bu çevreci yaklaşımı ürün stratejimize ve saha uygulamalarımıza entegre ediyoruz. VRF sistemlerimiz A++ enerji verimlilik seviyelerinde çalışıyor, heat-recovery modellerimiz ise ısıtma-soğutma sürecinde açığa çıkan enerjiyi geri kazanarak sıcak su üretimine yönlendirebiliyor. Bu sayede tek bir sistemle hem konforu hem enerji tasarrufunu sağlayabiliyoruz.
Isı pompası alanında ise “Hi-Therma” serimizle bireysel ve küçük ölçekli uygulamalarda elektrikli, fosil yakıttan bağımsız, tamamen çevre dostu bir alternatif sunuyoruz. Split, monoblok ve boyler entegreli modellerimiz sayesinde farklı ihtiyaçlara esnek çözümler geliştirebiliyoruz. Özellikle konut projelerinde, karbon salımını azaltan bu ürünler yeşil dönüşüm sürecinde güçlü birer aktör konumunda.
Bunun yanında Türkiye’de taze havalı sistemler, kanallı iç üniteler ve klima santraliyle entegre çalışan VRF çözümleriyle iç hava kalitesini artıran sistemlere özel önem veriyoruz. Pandemi dönemi, bu konudaki mühendislik yaklaşımımızın ne kadar isabetli olduğunu gösterdi. Artık kullanıcılar sadece sıcaklık değil, aynı zamanda sağlıklı hava istiyor. Hisense olarak biz de hem hava kalitesi hem enerji verimliliğini aynı anda sunan sistemler geliştiriyoruz.
Sadece ürünlerimizle değil, sektörün tamamını bilinçlendirerek sürdürülebilirliğe katkı sunmayı da hedefliyoruz. Hisense Akademi aracılığıyla distribütörlerimiz, bayilerimiz ve servis ekiplerimiz için düzenli eğitimler organize ediyoruz. Doğru sistem seçimi, projelendirme ve verimli işletme modelleri üzerine yoğunlaşıyoruz. Çünkü inanıyoruz ki bilgi paylaşılmadan sürdürülebilirlik sağlanamaz.
Sonuç olarak; Hisense olarak hem üretim sürecimizde hem de ürün portföyümüzde doğaya saygılı, enerji dostu bir vizyonla hareket ediyoruz. Türkiye’de bu stratejiyi uygularken, yerel regülasyonlara uyumun ötesine geçip örnek teşkil eden projeler geliştirmeye devam edeceğiz.
Yapay zekâ, akıllı ev sistemleri ve nesnelerin interneti gibi konularda Hisense’in planları nedir?
Hisense olarak vizyonumuz, akıllı teknolojileri yalnızca cihazlara entegre etmekle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda bu teknolojileri hayata dokunan, sürdürülebilir ve erişilebilir sistemlere dönüştürmeyi amaçlıyor. “Akıllı yaşam”ı sadece söylem düzeyinde değil, üretimden son kullanıcı deneyimine kadar her aşamada somutlaştırıyoruz.


Bu vizyonun en güçlü sembollerinden biri, Qingdao’daki Hisense-Hitachi VRF üretim tesisimizin Dünya Ekonomik Forumu tarafından “Global Lighthouse Factory” ilan edilmesidir. Bu unvan, dijitalleşme, yapay zekâ ve sürdürülebilir üretim alanlarında dünya standartlarında performans gösteren tesislere veriliyor. Hisense olarak biz de bu alanda HVAC sektöründe Lighthouse statüsüne sahip ilk üretici olmanın gururunu yaşıyoruz.
Söz konusu tesiste 40’tan fazla Endüstri 4.0 senaryosu aktif olarak uygulanıyor. Yapay zekâ destekli otomasyon sistemleriyle üretim süreçlerindeki işçilik verimliliği %49 oranında artırılmış, maliyetler %35 azaltılmış durumda. Dijital ikiz teknolojisiyle tüm üretim süreci anlık olarak izleniyor, optimize ediliyor. Enerji yönetim yazılımları sayesinde birim enerji tüketimi %38 oranında düşürülmüş, kaynak işlemlerinde hata oranı %57 azaltılmıştır. Bu da yalnızca verimlilik değil, çevresel sürdürülebilirlik açısından da sektör için örnek teşkil eden bir başarı hikâyesidir.
Bu yenilikçi yaklaşımları yalnızca üretimle sınırlı tutmuyoruz. Türkiye’deki operasyonlarımızda da bu teknolojileri sahaya yansıtan çözümler geliştiriyoruz. VRF sistemlerimiz ve Hi-Therma serisi ısı pompalarımızda IoT tabanlı uzaktan izleme, önleyici bakım, enerji yönetimi gibi fonksiyonlar artık standart hale geldi. Kullanıcılar cihazlarla değil, birbiriyle konuşan, veri analitiği ile öğrenen ve kendini optimize eden bir sistemle etkileşim kuruyor.
Ürünlerimizin tamamı akıllı ev sistemlerine entegrasyon için hazır. Split klima, VRF ve ısı pompası çözümlerimiz; sensörler, merkezi kontrol panelleri ve mobil uygulamalarla bütünleşik bir biçimde çalışarak sıcaklık, nem ve enerji kullanımını otomatik olarak yönetebiliyor. Kullanıcı alışkanlıklarını öğrenen yapay zekâ algoritmaları sayesinde sistemler zaman içinde kişiselleşiyor ve verimlilik maksimum seviyeye çıkıyor.
Ancak şunu da çok net biliyoruz: Teknoloji kadar, bu teknolojiyi kullanacak yetkin insan kaynağı da önemli. Bu nedenle Hisense Akademi yapılanmamız çerçevesinde sadece ürün değil, teknoloji eğitimi de veriyoruz. Bu vizyon doğrultusunda en somut ve belki de sektörde örnek teşkil eden adımı Doğuş Üniversitesi ile attık.
2023 yılında Doğuş Üniversitesi ile kapsamlı bir iş birliği protokolü imzalayarak, üniversitenin Dudullu Kampüsü’nde Hisense HVAC Eğitim Merkezi’ni kurduk. Tam donanımlı bir HVAC Laboratuvarı oluşturduk. Bu laboratuvar hem öğrencilerin hem akademisyenlerin kullanımına açık. Aynı zamanda Hisense distribütörleri, bayileri, çözüm ortakları ve teknik ekipleriyle burada sık sık bir araya gelerek teorik bilgiyi sahadaki uygulamalarla buluşturuyoruz.
Buna ek olarak, üniversite çatısı altında sektöre açık sertifikalı eğitim programları düzenliyoruz. Amacımız; genç mühendis adaylarına gerçek sistemlerle tanışma imkânı sunmak, sektöre nitelikli iş gücü kazandırmak ve aynı zamanda Hisense markasına gönül veren bir nesil yetiştirmek. Bu eğitim modelimiz, mühendislik eğitimi ile özel sektör tecrübesini aynı çatı altında birleştiren öncü bir yaklaşımı temsil ediyor.
Kısacası; Hisense olarak yalnızca ileri teknolojili ürünler üretmiyor, bu teknolojiyi anlamlandıran, anlatan ve yaşatan bir ekosistem inşa ediyoruz. Yapay zekâ, IoT ve dijital üretim süreçlerini; Türkiye’deki ürün stratejimizden saha uygulamalarımıza, üniversite iş birliklerimizden eğitim vizyonumuza kadar her alanda yaşatıyor, geleceği bugünden kuruyoruz.
Türkiye pazarında en büyük fırsatlar ve zorluklar sizce neler? Türk tüketicisinin ihtiyaç ve beklentileri ile global tüketici davranışlarını karşılaştırdığınızda neler gözlemliyorsunuz?
Türkiye iklimlendirme pazarı, özellikle VRF sistemler açısından ciddi bir potansiyel barındırıyor. Bunu sadece büyük şehirlerdeki projelerde değil, Anadolu’nun dört bir yanındaki yeni konut ve ticari yapı yatırımlarında da net şekilde gözlemliyoruz. Enerji verimliliği, sessiz çalışma, estetik iç ünite çözümleri, bölgesel kontrol ve uzun ömür gibi avantajları sayesinde VRF sistemlere olan ilgi her geçen yıl artıyor.
Özellikle merkezi sistem ihtiyacı olan AVM’ler, oteller, kamu binaları, hastaneler, kampüsler, lüks konut projeleri gibi çok çeşitli segmentlerde artık yatırımcıların ilk tercihi VRF sistemler oluyor. Bu dönüşümde hem mühendislik kabiliyetleri hem de sistemlerin sunduğu toplam sahip olma maliyeti avantajları etkili.
Biz Hisense olarak bu pazarda kendimizi sadece bir ürün sağlayıcı değil, aynı zamanda çözüm ortağı olarak konumlandırıyoruz. Projelendirme desteğinden satış sonrası teknik servise, eğitimden uygulama denetimine kadar sürecin her aşamasında varız. Türkiye distribütörümüz Üntes VRF ile bugüne kadar birçok farklı sektörde yüzlerce projeye birlikte imza attık. Özellikle üst segment otel, hastane, okul ve kamu binalarında Hisense VRF sistemlerinin güvenilirliği ve performansı artık geniş bir kabul görmüş durumda.
Tabii, pazardaki bu fırsatlar kadar bazı zorluklardan da söz etmeden olmaz. Mevsimsellik hâlâ VRF sektörünü etkileyen önemli bir faktör. Türkiye’de yaz aylarında ani yoğunluklar, kış aylarında ise belirli bir yavaşlama görüyoruz. Bu durum, üretim planlaması, stok yönetimi ve lojistik süreçlerde ciddi esneklik ve öngörü gerektiriyor.
Ayrıca Türkiye’de çok güçlü yerli üreticiler de bulunuyor. Bu da rekabetin seviyesini oldukça yukarı taşıyor. Ancak biz bu rekabeti sağlıklı ve sektörü geliştiren bir unsur olarak görüyoruz. Global tecrübemizi, yüksek teknolojili ürün portföyümüzü ve yerel iş ortaklarımızın saha hâkimiyetini bir araya getirerek, bu rekabette önemli bir pozisyona sahibiz.
Tüketici davranışlarına geldiğimizde, Türkiye’deki profesyonel kullanıcıların artık Avrupa’daki meslektaşlarından çok da farklı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Mühendisler ve yatırımcılar sistem verimliliğine, uzun vadeli servis organizasyonuna, yedek parça erişimine, hatta markanın eğitim vizyonuna kadar pek çok kriteri değerlendiriyor. “En uygun fiyata en fazla iç üniteyi bağlayabilmek” gibi eski alışkanlıklar yerini, “optimum sistem tasarımıyla yüksek konfor ve düşük işletme maliyeti” arayışına bırakmış durumda.
Son kullanıcı tarafında da farkındalık oldukça yükseldi. Artık kullanıcılar sadece soğuk ya da sıcak hava değil; sessizlik, hava kalitesi, estetik ve akıllı kontrol sistemleri gibi özellikleri de önemsiyor. Özellikle Hisense’in sunduğu geniş iç ünite çeşitliliği, mobil kontrol çözümleri ve enerji verimliliği bu yeni beklentileri karşılamakta çok güçlü bir yerde duruyor.
Özetle; Türkiye VRF pazarında büyüme trendi çok güçlü, fakat rekabet ve kullanıcı beklentileri de aynı oranda gelişmiş durumda. Biz bu ortamda; güçlü mühendislik, güvenilir distribütör yapısı, eğitim ve servis ağı ile sadece bugünü değil, geleceği de inşa etmeyi hedefliyoruz.
Hisense, FIFA ve UEFA gibi büyük spor organizasyonlarının sponsoru olarak öne çıkıyor. Türkiye’de de benzer spor veya kültürel sponsorluklarla marka bilinirliğini artırmayı planlıyor musunuz?
Hisense, global çapta spor sponsorluğu stratejisini son derece sistemli ve etkili bir biçimde sürdürüyor. Bu yaklaşım sadece bir tanıtım faaliyeti değil; markanın teknoloji, güven ve uluslararası arenadaki konumunu vurgulayan bir iletişim modeli aslında. Bugün geldiğimiz noktada Hisense adı, dünyanın en büyük spor organizasyonlarıyla birlikte anılıyor.
FIFA Dünya Kupası 2018 ve 2022 turnuvalarının resmi sponsoruyduk. Bu yıl, 2025’te düzenlenecek FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nın da ilk resmî sponsoru olarak duyurulduk. Bu sponsorluk, sadece reklam alanlarıyla sınırlı değil; VAR sistem ekranlarında da teknik çözüm ortağı olarak aktif bir rol üstleniyoruz. Aynı şekilde UEFA EURO 2016, 2020 ve 2024 turnuvalarının da resmî sponsoruyuz ve Euro 2024’te yine VAR ekran sistemlerinin tedarikçisiyiz.
Bu sponsorluklar, özellikle TV ve beyaz eşya tarafında global marka bilinirliğimizi büyük ölçüde artırdı. Real Madrid, Paris Saint-Germain, Manchester United gibi kulüplerle yürütülen iş birlikleri; Formula 1’den Red Bull Racing, Avustralya Açık Tenis Turnuvası, NASCAR ve e-spor organizasyonlarına kadar çok çeşitli platformlara yayılan bir sponsorluk portföyüne sahibiz.
Hisense’in globalde edindiği bu güçlü spor sponsorluk deneyimi, Türkiye özelinde de yakından takip ettiğimiz bir alan. Şu an Hisense Türkiye olarak HVAC ürün grubu ile faaliyet gösteriyoruz. Ancak hedefimiz çok net: Tüm ürün gamı ile Türkiye’de olmak. Yani yalnızca VRF sistemlerimizle değil; TV, beyaz eşya, mutfak ekipmanları ve tüketici elektroniği ürünleriyle de Türk tüketicisinin karşısında olmak istiyoruz.
Bu doğrultuda, Hisense genel merkezi Türkiye pazarıyla ilgili genişleme kararı aldığında, elbette benzer sponsorluk ve iş birlikleri bizim de gündemimizde olacak. Büyük kulüplerle yapılacak anlaşmalar, kültürel etkinlik partnerlikleri ya da bölgesel sponsorluklar masamızda değerlendirilecek.
Türkiye’de marka bilinirliğini artırmak, yalnızca reklama yatırım yapmaktan ibaret değil; aynı zamanda spor, sanat ve eğitim gibi toplumun farklı damarlarına temas eden sürdürülebilir bir marka iletişimi gerektiriyor. Biz de Hisense Türkiye olarak, bu yaklaşımı benimsiyor, globaldeki örnekleri Türkiye’ye taşımaya hazırlanıyoruz.
Son olarak, önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye özelinde Hisense’in hedefi nedir? Kamuoyunu heyecanlandıracak bir mesajınız var mı?
Hisense olarak Türkiye’ye bakışımız net: Burası bizim için sadece bir satış pazarı değil, aynı zamanda Doğu Avrupa’yı da içine alan stratejik bir merkez. Bugün Türkiye’den sadece HVAC sistemlerini sunmuyoruz; aynı zamanda üreticiyle doğrudan temas hâlinde, projeye özel çözümler geliştiren, yerli mühendislerle çalışan, eğitim merkezleri kuran ve sektöre yatırım yapan bir yapıya sahibiz.
Önümüzdeki beş yıl içinde Hisense’in Türkiye hedefi çok daha kapsayıcı olacak. HVAC ile başladığımız bu yolculuk, çok yakında televizyon, beyaz eşya, mutfak teknolojileri ve akıllı ev sistemleriyle daha da genişleyecek. Yani Hisense artık Türkiye’de sadece bir klima markası değil; “akıllı yaşam çözümleri sunan global bir teknoloji markası” olarak konumlanacak. Tüm stratejik planlamamız bu yönde şekilleniyor.
Bu kapsamda, marka bilinirliğini artırmak için yalnızca reklam değil, anlamlı sponsorluklar ve toplumsal iş birlikleri de gündemimizde. FIFA, UEFA, Real Madrid, Paris Saint-Germain gibi organizasyonlarla globalde yürüttüğümüz sponsorluk stratejimiz, Hisense’in Türkiye’de tüm ürün gruplarıyla aktif hale gelmesiyle birlikte yerel düzeyde de devreye girecek. Büyük takım anlaşmaları, kültürel iş birlikleri ve sosyal projeler masamızda yerini almış durumda.
Teknolojik açıdan da güçlü bir dönemin arifesindeyiz. Türkiye’deki projelerde artık sadece “klima cihazı” değil, dijital ikiz tabanlı kontrol sistemleri, yapay zekâ destekli enerji yönetimi çözümleri, akıllı saha servisleri gibi uçtan uca bütünleşik yapılar talep ediliyor. Biz de Hisense HVAC Türkiye olarak bu beklentilere çok önceden hazırlanmış durumdayız.
Ve işte kamuoyuna verebileceğimiz en güncel ve heyecan verici haberlerden biri: Yepyeni ürün serilerimiz Türkiye’ye geliyor.
Gelişmiş teknolojik özellikleriyle VRF sistemlerine yenilikçi bir bakış açısı kazandıran Hi-FLEXi S5 ve Hi-Smart H5 serisi VRF cihazlarımız, kısa süre içerisinde Türkiye pazarındaki yerini alacak.Yeni serilerimizle birlikte sektöre yeni bir soluk getirmeye hazırlanıyoruz.
Hi-FLEXi S5, daha yüksek verimlilik, daha düşük enerji tüketimi ve üstün sıcaklık hassasiyetiyle özellikle büyük ölçekli projelere çözüm sunacak. Yapay zekâ tabanlı kontrol sistemleri ve enerji geri kazanım teknolojileri sayesinde sadece bugünün değil, geleceğin iklimlendirme ihtiyaçlarına da cevap veriyor.
Hi-Smart H5 ise R32 soğutucu gaz ile çevreci çözümler sunarken, yan atışlı kompakt tasarımıyla dar alanlarda esneklik sağlayacak. Yüksek dış statik basınç kapasitesi, uzun borulama mesafesi ve kolay montaj imkânlarıyla özellikle şehir içi karmaşık yapı projelerinde ciddi avantaj yaratacak.
Kısacası; önümüzdeki beş yıl Türkiye için, sadece büyüme değil, kalite, teknoloji ve güven inşa etme süreci olacak. Biz Hisense HVAC Türkiye olarak, bu ülkenin potansiyeline inanıyor, Hisense’in küresel birikimini yerel ihtiyaçlarla buluşturarak sürdürülebilir ve kalıcı bir başarı hedefliyoruz.
Hisense Türkiye artık sadece geliyor değil; yerleşiyor. Ve bu yerleşme, sadece cihazlarla değil; vizyonla, yatırımla, eğitimle ve teknolojiyle olacak...
