Türkiye’nin mekanik tesisat sektörüne yaptığı katkılarla anılan Rüknettin Küçükçalı, ardında bıraktığı 32 değerli Isısan yayını ile sektörün duayeni olarak hatırlanıyor. Onun izinden giden kızı Güneş Hanım, babasının dolu dolu geçen 72 yılını ve sektörde bıraktığı derin izleri, 72 bölümden oluşan bir kitapta topladı. Bu eser, Küçükçalı’nın Malatya’da başlayan çocukluk yıllarından Isısan’ın kuruluşuna, sektördeki öncü rolünden vatansever kişiliğine kadar uzanan bir yaşam öyküsü sunuyor. Kitap, sadece iş dünyasındaki başarılarını değil, aynı zamanda onun mütevazı kişiliğini, esprili yanını, doğaya olan sevgisini ve insanlarla kurduğu samimi ilişkileri de gözler önüne seriyor. Güneş Hanım’ın anlatımıyla babasının sektöre kattıkları, takım çalışmasının önemi ve yaşam boyu süren dostlukları etkileyici bir dille aktarılırken, bu kitabın sadece babasının değil, aynı zamanda kendi içsel yolculuğunun da bir parçası olduğu ortaya çıkıyor. Rüknettin Küçükçalı’nın hikayesi, bilgi paylaşımının ve sevginin gücünü bir kez daha hatırlatıyor. www.iklimlendirmeteknolojileri.com olarak Güneş Hanım ile gerçekleştirdiğimiz bu söyleşi kitaba dair çok şey anlatıyor…
Kitaptan kısaca bahseder misiniz? Bu kitap neyi anlatıyor, içeriğinde neler var? Etkileri ne olacak?
Öncelikle şunu söylemek isterim, kitabı dolu dolu yaşanan 72 yılın anısına 72 bölümden oluşturduk. İlk bölümü “Isısan Öncesi” olarak adlandırdık ve babamın ailesinden, çocukluğundan, Malatya’daki gençlik yıllarından, İTÜ makineyi kazanmasından ve üniversite boyuncaki çalışma hayatından bahsettik. Daha sonra “Isısan’ın kurulmasını anlattık. Isısan’ın gelişmesini ise ‘Fark yaratmak’, ‘Satış pazarlama’, ‘Isısan kültürü’, ‘Yatay yönetim’ ve ‘Isısan takımı’ ana başlıkları olarak ele aldık.” 44’üncü bölümü sadece amcam Nurettin Küçükçalı’ya ayırdık. Eğitimler ana başlığı altında TTMD, Isısan toplantıları, Isısan yayınları ve Isısan akademisine değindik. Vatanseverlik ve hisselerin satışı ile iş hayatını bitirip, özel hayatına geçtik. Onun mütevazi yapısından, esprili oluşundan, Karadeniz fıkralarına duyduğu ilgiden, sağlık ve hijyene verdiği önemden ve doğaya olan düşkünlüğünden bahsettik. Ve kitabı “Baba gibi olmak” ve “Güneş’in babası” başlıkları ile sonlandırdık.
Kitabı yazarken amacım, babamın Türkiye için, sektör için, Isısan çalışanları, arkadaşları hatta hiç tanımadığı insanlar için yaptıklarının bilinmesiydi. Hataları ve eksikleriyle, babamın hem işadamı hem de insan olarak güzel bir örnek olduğuna inandığım için bu kitabı yazdım.
“Babamın biyografisiyle 33’üncü ve son kitabı olarak “Isısan yayınları” serisini sonlandırmış oldum…”
Bu kitabı hazırlamaya nasıl karar verdiniz? Babanızın hayatını ve kariyerini yazma sürecinde neler hissettiniz?
Babamın yakın arkadaşı aynı zamanda komşusu olan Cihan Derinöz’ün ön ayak olması ile kitap yazma fikri ortaya çıktı. Isısan yayınlarını, babamın hayat hikayesi ile bitirmek istedim. Onu sonsuza dek yaşatmayı umut ettim. Babamın biyografisiyle 33’üncü ve son kitabı olarak “Isısan yayınları” serisini sonlandırmış oldum.
Yaptığımız iyiliklerin, bir şekilde bize geri döndüğüne inanan bir insanım. Aslında babam için yazdığım bu kitabın, kendimi tanımam, kendi eksiklerimi görmem, babamın yasını daha kolay atlatmamda bana çok yardımı olduğuna inanıyorum. Yani kitap sadece beni iyileştirmemiştir, aynı zamanda hem babamı daha iyi anlamama hem de hayata farklı bir bakış açısı ile bakmama ışık tutmuştur.
“Kısacası bu kitap diğer bütün “Isısan Yayınları” öncülüğünde “Takım çalışması” prensibine dayanarak hazırlanmış olup, sevginin ve yakınlığın harmanlanması ile ortaya çıkarıldı…”
Kitabın hazırlanma süreci ne kadar sürdü? Bu süreçte en çok hangi kaynaklardan ve anılardan yararlandınız?
Yaklaşık altı-sekiz ay röportajların yapılması ve kaleme alınması sürdü. Kitabın yazılması da yaklaşık on ay ve basılma süreci de üç-dört ay sürdü. Babamın kendi sunuları, kendi sözleri ve anlatımları, dergi /gazete yazıları ve röportajlarını baz aldık. Bence en önemli kaynağımız yaklaşık yetmiş beş kişi ile yaptığımız röportajlar ya da onların yazılı olarak verdiği anılarına dayanmaktadır. Kısacası bu kitap diğer bütün “Isısan Yayınları” öncülüğünde “Takım çalışması” prensibine dayanarak hazırlanmış olup, sevginin ve yakınlığın harmanlanması ile ortaya çıkarılmıştır. Babamın da dediği gibi “İyi ve güzel bir şeyleri birlikte üretebilmek ve sonuç almak mutluluğu getirir. Başarı her zaman takımındır.”
Kitabın içeriğinde Rüknettin Bey’in sektördeki anıları ve tecrübeleri dışında neler bulunuyor? Okuyucuları neler bekliyor?
Kitabın bölümleri içinde sayıca fazla olan sayfalar: “Dostluklar, Nurettin Küçükçalı ve babamın sinirli yapısını anlatan ‘Sen benim için çok özelsin’ bölümleridir.” Babamı olduğu gibi iyisiyle, kötüsüyle, eksikleriyle ve yaşamının tüm yönleriyle ele aldık. Yaşanılan küslükleri ele aldık. İş adamı olarak kıvrak zekasına, çalışma ahlakı ve hayat prensiplerine değindik. Örneğin: Kimseye genel vekaletname verme, vekaletnamelerin bir süresi ve yapılacak işin bir tanımı olmalı (Şu gayrimenkulün 1 sene içinde şu kişiye satılması gibi). Doğaya olan tutkunluğundan, ektiği 40 bin ağaçtan, sayısını bilemediğimiz kadar çok öğrenciye verdiği burslardan, insanlarla kurduğu sımsıcak güzel ilişkilerden bahsettik. Sevginin ebedi oluşundan yola çıkarak, yaşadığı tüm zorluklara rağmen kalbini sevgiden, pusulasını doğrudan ve dürüstlükten hiç ayırmamış, her zaman topluma faydalı olma inancı ile yaşayan bir duayenin portresini çizmeye çalıştık.
“Başka bir deyişle herkes işe nasıl başlayacağını düşünürken o nasıl çıkacağını hesaplayabiliyordu…”
Kitapta yer alan anekdotlar ve hikayelerden sizi en çok etkileyen hangisi oldu? Bu hikaye kitabın genel tonunu nasıl yansıtıyor?
Benim için bütün hikayeler çok etkileyiciydi. Hepsinin de babamın çok farklı özelliklerini ortaya koyduğunu ve kitap için çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Fakat Özgür Özaktaç’ın bir anısını paylaşmak isterim. Babam bir gün konuşmalarından birinde demiş ki: “Bir işe başlarken, ilk önce girdiğim işten nasıl çıkacağımı hesaplarım” bunun üzerine Özgür sormuş: “Tam olarak anlayamadım, biraz açar mısınız?” Babam da bunun üzerine farenin hikayesini anlatmış; “Zayıf ve cılız bir fare bir gün bir delik görür ve içerisine bakar. İçerisi peynir ile doludur. Fare tereddüt etmeden delikten içeriye atlar ve peynirleri yemeye başlar. O kadar çok yer ki şişmanlar ve büyür, girdiği delikten çıkamayacak hale gelir” demiş ve eklemiş; “Sonucunu düşünmediğin hiçbir işte başarılı olamazsın.” Başka bir deyişle herkes işe nasıl başlayacağını düşünürken o nasıl çıkacağını hesaplayabiliyordu. Babamın iş hayatında fark yaratmasını ve olaylara çok farklı bakış açılarından bakmasını sağlayan kıvrak ve pratik zekasını bu örnekte çok net gördüğümüze inanıyorum.
Rüknettin Bey’in sektöre ve topluma olan katkıları hakkında en çok gurur duyduğunuz anılar nelerdir?
Tesisat mühendisleri ve mimarlar için 32 kitap yayımladı. Teorik ve pratik bilgilerin olduğu, sürekli güncelleştirilen bu kitaplar tesisat mühendislerinin proje ve uygulama konularında yararlandıkları ulaşılabilir bilgi kaynakları oldu. Birçok üniversite öğrencisi okul yıllarında da bu kitaplardan yararlandı. Isısan kitaplarında en büyük emek babama aittir. Ama bu kitaplara kendi adını koyup geçmedi. “Isısan Yayınları” dedi ve en azından en çoğuna, emeği geçen, eli değen herkesin adını zikretti. Herkesin emeğine saygılıydı. Babam pratiğe dair öyle kitaplar hazırladı ki gidin bakın, tesisat işi yapan bütün mühendislerin önünde Isısan kitaplarını hala görebilirsiniz. Düzenli olarak Isısan toplantıları yapıldı. Ayrıca seminerler, sempozyum bildirileri, dergi makaleleri ile iletişim sağlandı ve bilgi paylaşıldı. Bilgi de gerçekten dediği gibi paylaştıkça çoğaldı. Babamın bir sözünü sizlerle paylaşmak isterim: “Türkiye’nin daha iyiye gitmesi için, herkesin yaptığı işi daha iyi yapma çabası içinde olması gerekir.”
Son olarak, bu kitabı okuyacak olanlara iletmek istediğiniz mesajlar nelerdir ve kitaba nasıl ulaşabiliriz?
Bu dünyadan giderken yanımızda götürebileceğimiz tek şey sevgi. Ne kadar güzel ki bu kitabı yazacağımı duyan herkesten babam adına o sevgiyi ve yakınlığı hissedebildim. Gurur duyduğum bir insan için bu kitabı yazabildim. Babamın Yüksek Yapılarda Tesisat kitabı önsözündeki yazısı ile sözlerimi bitirmek isterim: “Her insanın kafasında iki kurt vardır. Bunlardan biri “kızgın, şiddetten yana intikamcı;” diğeri “sevgi dolu, şevkatli ve olumlu.” Bu iki kurt birbiriyle sürekli boğuşur. Sizce hangisi kazanır? “Hangisini beslersek, o kazanır.” Pusulamızın dürüstlükten, doğruluktan ve sevgiden hiçbir zaman sapmaması dileğiyle…
Kitap, ücretsiz olarak 530 290 85 36 numaralı telefondan, whatsapp veya mesaj ile ayrıca kitaprk@rkplaza.com adresinden e-posta ile talep edilerek ulaşılabilinecek.